5 Mayıs 2013 Pazar

05.05.2013

 Hayat acımasız,hayat acıtmasız.Hayat hepsinden daha fazla arıtmasız.Liberal bir baraj dolusu insanın pörsük nefesi kadar geniş ve küçük bir çocuğun ağzından çıkamayan bir cümle kadar naif.Hayır,yalan söylüyorum yine.Hayat elleri nasır tutmuş bir yaşlı kadar aksak ve ağır.
 Düzeni oluşturan maddesel şey insan eti.Temele indirgemeye bayılıyorum.Her şeyin sorumlusu insan.Her şeyden de öte her şeyin böyle küf kokmasını,aşağılanmasını,zirveyi alaşağı etmesini sağlayan yaratıcı.Onun yalnızlığı,onun kalbinin yansıması.Takdire şayan bir sürü güzelliği rutubetten tavanı çökmüş bir eve doldurması bütün başımıza gelenler.
 İnsanlar...Yaratılmış en mükemmel canlı olduğunu iddia eden adi yaratıklar.Fiziksel ağrılarına ruhsal sendromlar koyup sentetik engizisyon mahkemelerinde yargılayanlar da yine onlar.Bitmeyecek soylarına nişan yakılı köhne yalnızlıklarda hayatları devirenlerde.Böyle bir güçten bahsederken elbette acımasız olacağım.İnsanları sevmiyorum.Gökyüzünü haketmiyorlar.
 Kontrolcü mükemmel zihniyetlerin takdirinde gördüğüm inanç derslerinden birinde şöyle denmişti:Tanrı insanlara kendi yapısından parçalar vermiştir.İnsanlar tanrının aynası.
 Öyleyse karşıdan bakıp yargıya yatırmalı bu konuyu.İnsanlar birbirlerini bu kadar ezerken hangi ruhun yansıması?Hangi egonun bitmek tükenmek bilmeyen parçası?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Iron and Wine dinleyin bence