27 Ocak 2019 Pazar

27.01.2019

 Bütün problemin kaynağı benim. Sevilmemekle herkesi suçlayıp kendimi hiç sevemiyorum. Kendimi kabul etmiyorum. Değiştirip çoğaltmak istiyorum.
 Ve evet doğru, etrafımdaki insanlar ya da 2-3 kişi, kalan, yanlış tercihler olabilir. Bu tercihleri seçen de benim. Bütün üzüntülerimin kaynağı benim. Bütün bu sevgisizliğimi en az benim kadar sevgisiz insanlarla geçirmeye çalışmak da benim kısır döngüm. İnsan gerçekten her adımıyla her söylediğiyle ve her kararıyla kendinin yansıması. Aynı çevresindekilerin onun yansıması olması gibi.
 Büyüyorum, ve evet hala küfrediyorum. Hala aynı sancılarla boğuşuyorum, hala aynı eksik şeyleri doldurmaya çalışıyorum. Ama artık biliyorum. Eğer ben çözülmezsem kilit açılmayacak. Eğer ben kendimi sevmezsem hayatım düzelmeyecek.
 Her gün yerimde saydığım için kendimi suçluyorum. Hayallerimi yok ediyorum. Kendimi sabote ediyorum. Gülümsemiyorum, huzursuzluğu iş ediniyorum. Bütün bu yokuş aşağı kayan düzende tek bir parçaya bile tutunmadan kayıp gidiyorum ve yolda beni tutacak parçayı bekliyorum.
Ahhhhhhhhh! Salak! Eğer o siktiğimin kolunu uzatmazsan tutunamazsın ve hayatın hep aynı sikik yerinde kalır.
 25 yaşıma 1 ay kaldı. 25. Çok korkunç. Burada neredeyse 10 yıldır yazıyorum. 10 yıl. Çok fazla. Doğan çocuklar okuma-yazma öğrendi bile. Belki biri daha Balonla Beş Hafta' yı okudu. Büyüdü, dışlandı, sevgi aradı. Ve umarım bu kaderin aynısını paylaşmadı. Kaderim veya seçtiğim yollara dövünmek tabii ki saçma. Ama ne bileyim, insan hep farklısı olsun istiyor işte.
 Kapı kirişlerine kadar incelediğin şeyler havada kaybolacak dumanlar gibi olmasın istiyor. Sigarayı bırakıp da içmeden daha çok sigara yakmak istiyor.
 Garip bir günlük yazısı oldu. Bütün bu tarihlerde yazan o kız çocuğunun veya her yıl için kız çocuklarının kafasını okşadım. Aslında hep iyi yaptılar. Hep mutlu olmak istediler, sadece tüpün içine sıkışmış gaz gibi kaçacak ilk boşlukta uçup gittiler.