12 Temmuz 2020 Pazar

11.07.2020

 Standart bir hayat yaşayan bir birey, ergenliğine tekabül eden yaşlardan itibaren vasiyet yazmaya başlar mı?

Bugün eski günlüklerimi okudum. Belki 7-8 yıldır görmüyordum çoğunu. Bir koli dolusu defter ve kağıt. Doğaçlama olarak sürekli yazıp çizmişim. Bunu da çok küçük yaşlardan beri yaptığımı farkettim. Günlüklerimin sayısının bu kadar fazla ve içinin bu kadar dolu olduğunu da unutmuşum açıkçası. İlk denk geldiğim şey vasiyetlerimden biri oldu. Buse'ye emanet etmişim. Böyle konularda en çok güvendiğim insandı. Geçen sene kavga edene kadar benim için empati kurabildiğini düşündüğüm biriydi. Pek öyle değilmiş sanırım. Üzücü bir keşif. Bulduklarımdan birinde vasiyetim bir playlist. Hep öldüğümde insanların bir evde toplandığını ve sevdiğim şarkıları dinlediğini hayal ediyorum. Ben müslüman değilim. Veya benzeri bir inancım da yok. Öldüğüm gün başı örtülü ağlayan kadınlar yerine şarap içip yaptığım aptallıkları hatırlayıp gülen insanlar düşünüyorum. Beni anmak böyle daha keyifli olur. Fonda şarkılarım olduğu müddetçe tabii ki...

 Daha eski bir vasiyette de benzeri şeyler var. Mal paylaşımı da yapıyorum. Mal varlığım; giysilerim ve kitaplarım. Hayatta en çok değer verdiğim maddi varlıklar. Kitaplarımın nakdi değeri çok yüksek gerçi. Fena bir miras değil. Onları ve bazı şeyleri paylaştırıyorum.

 Ölmeyi her zaman anılacağım bir eyleme dönüştürmeye çalıştığımı farkettim. Hala da öyle. Bu durumu hep "evrende iz bırakma" olarak düşünüyorum. Varlıklarımız uçucu. Eren'in sürekli hatırlattığı gibi karbon bazlı yaşam formu olduğumuz için silinmemiz de bir o kadar kolay işte. Erken yaşlarımda ölmeyi bir tür savaş kaybı olarak görüyordum bir de. Ama yaşlanmaya başladıkça ölümün bir tür kolaylık olduğunu bile farkettim. Açıkçası intihar etmeyi hayat için radikal bir karar olarak bile görmeye başladım. Çünkü yaşamak evrendeki en zor eylem. Bütün varlığımız bunun üzerine kurulu bile diyebiliriz. Bunu reddetmek imkansız. Her türlü durum kolaylaşıyorken yaşamak var olduğumuz ilk andan itibaren zorlaştıkça zorlaşıyor. Yok olma olasılığımız yükseliyor.

 Biraz da şöyle düşünüyorum. Yaşarken var olamadığım bir sürü formda var olabilirim öldüğümde. Kimseye söyleyemediğimi söyleyebilirim ve bu gerçekten istediğim etkide bile olabilir. Biri öldükten sonra bana karşı kırgın olduğunu öğrensem çok büyük bir suçluluk hissederdim mesela. Bazı insanlarda bunu hissetsin istiyorum çoğu zaman. Çok bencilce. Hem de çok. Ama beni yaraladınız ve bunun bir karşılığı olmadan hayatınıza devam ediyorsunuz.

 Bazen de şöyle düşünüyorum. Belki bir domino etkisi olur. Belki bir başkaldırı olur. Arkamda bıraktığım insanlara bir düşünceyi miras bırakırsam evrende bir şeyler değişebilirmiş geliyor.

 Çok fazla olasılıkla kendime cenaze törenleri tasarlıyorum. Sonuç olarak hala yaşıyorum. Ki ölecek olursam da tam da buradan hem kitabımı hem de vasiyetimi yayınlarım. Henüz değil ama. Bir de vasiyet playlistimi şuraya iliştiriyorum. buraya.