30 Mayıs 2013 Perşembe

30.5.2013

The Do eşliğinde mercimek köftesi yapmak gibi şu hayat.Eğlenceli,domestik ve saçma.Günlerdir yorgunluktan geberiyorum.Aslında herhangi bir bokta yapmıyorum.Ama canım çıkmış gibi hissediyorum.Ruhsal yorgunluktandır belki diycem de öyle bir şeyde söz konusu değil.Bu ara bi kaçıklık var belli.Henüz çözemedim.
 Kurs haftada 5 gün oldu.Kaan abi iyice çıldırdı.Mimar sinanı kazanamayacakmışım gibi geliyor ve bu beni gerim gerim geriyor.
 Hayatın bütün eylemlerinden yoruldum.Kaçmak istiyorum.Sahil kasabası olur,köy olur,dağ olur gitmek istiyorum.
 Başka bir şehre gitmeye de korkuyorum.
 Hiç bilmiyorum,hiç hemde.

27 Mayıs 2013 Pazartesi

26.05.2013

İnsanların acımazsızlıklarının adı mı oldu şimdi her şey? Bilmiyorum düşünmeye pek fırsatım olmuyor.Otobüslerde bilmediğim tuzaklara yakalanıyorum.Aynı ipte iki cambaz oynamaz biliyorum.Elbet biri düşer.Düşene aşık olursun işte onu biliyorum.Konuşmayı istemiyorum.Kalbim o kadar boş ki rutubet tutması olası değil.
 Bazı insanlara üzülüyorum.Bazı insanları bazen seviyorum.Benden nefret eden insanlar var biliyorum.Ve bütün bu insanlar beni ayakta tutuyor.
 Hayat eksik kartlarla oynanan bir poker oyunu.İniltili rüyalarla kalbi donduran bir senaryo.

25 Mayıs 2013 Cumartesi

24.05.2013

Uykusuz kalıp sabahın köründe uyandığımda ağzımda yaralar çıkıyor.Bi tek bende olmuyomuş.Buna sevindim.Dün kursa gittik.Kaan abi tam beyinlerimizi yakmak üzereydi kii çizim konusunu değiştirdi bizde kağıt kalem yapıştık,oturduk çizdik.Üstüne kursta sabahladık.Gece 3'e kadar çizebildim anca.Sanırım tam olarak hatırlamıyorum da.İnekler tavuk yiyor mu diye sordum.Onu hatırlıyorum.Her mola verdiğimizde atölyenin dibindeki çocuk parkına koştuk.Manyak gibi salıncak,kaydırak ne varsa kullandık.En son üç kişi arka arkaya burgu makarnaya benzeyen kaydıraktan kaydık.İndiğimde kendimi yerde yatıyorken buldum.Cansu yüzüstü kendini atmıştı.Atakan baş aşağı duruyordu.Sanırım gülmekten 5 dakika kimse yerden kalkmadı.Eğlenmek güzel bişey.
 Bugün eve geldiğimde günlerdir bitiremediğim kitabı bitirdim.Resim yapamayacak kadar kafayı yediğimi farkettim.
 Hala gerizekalı gibiyim.Tepkisiz olarak uyandığım saatten beri yatakta oturuyorum.Umarım yarına kadar düzelirim.Teoman konserine gitmek istemiyorum.

22 Mayıs 2013 Çarşamba

2012 Zarar Ziyan Listesi

2012'ye ne hayallerle başladığımı okudum az önce.Ve bundan sonraki iki senede başka hayal kurmamaya yemin ediyorum şimdi.Allah kahretmesin ben ne zaman bir şey istesem oluyor ama hayatımın amına koyup oluyor.Şu an bunları yazarken içimdeki ses götü başı dağıtıp gülmeye başladı bile.Ne kadar çok hayal varsa o kadar çok bokluk oldu hep bende.Neyse ki şu aralar ve bundan sonraki uzun süre hayal kelimesini ağzıma almayacağımı biliyorum.Zaten realist şeylerle uğraşma kararındayım.
 Aşk istemişim en son aralık ayında aşk kelimesini moleküllerine ayırmıştım.
 Arkadaşlarımla (yani o zamanki arkadaşlarımla) eskişehirde (evet bi ara eskişehire gitmek istiyordum) üniversiteyi okumak istemişim ne o arkadaşlar kaldı,ne eskişehir ne üniversite...
 Bi de paşa dededen miras istemişim ama benim paşa olmayan dedem bile yok,zaten zengin olmak gibi bi hayalimde.
 Zayıflamak istemişim o sorunsuz oldu demek isterdim ama o da şu ilk istediğim şeyle bağlantılı olarak oldu.Aşık oldum,acı çektim,bi baktım yemek yemiyorum,derbeder olmuşum bi baktım dilara bi yılda 10 kilo vermiş.
 Kaba taslak olarak isteklerim bunlarmış.Şimdi okuyup da aman bi bok olmamış ki demeyin efendim.Oldu hepsi ama götüme kazık yiyerek oldu.O yüzden ben bu dilek işlerinden de hayal işlerinden de elimi ayağımı çekerim artık.

20 Mayıs 2013 Pazartesi

Nouvelle vague benim için zaman makinesi.Hayatımın en güzel yılına uçuruyor.Kokusu taze.Rüyası huzurlu.Pasaj sigaraları.Dantel.Vantilatör.Uzun saç sıkıntısı.Düzeyli alkol.
 Çocuklukla gençlik arasında.Her şey daha çok yeniyken.Öldürmemişken.
 Ben hep o kıza özeneceğim.

Bu da zaman yolculuğu makinesi: Liste:2010

19.05.2013

 Sabah nasıl uyandığımı hatırlamıyorum.Ama bi ara giyindim.Mp3'üme yeni şarkı bile atmışım o ara.Ayakkabılarımı bağladığımı hatırlıyorum.Yöneticinin karısı ben asansörden inerken nasıl gençsiniz siz anlamıyorum dedi onu hatırlıyorum.Yöneticinin kızı olan arkadaşım suratımın şişliğin görünce kaçta kalktığımı sordu.Saçlarım artık siyah,mavi değil.Dün sığacığa gittik.Güneş,rüzgar ve benzeri etmenler yüzünden hepimiz sakat kalmışız.Sağ bacağıma basamıyorum.Kollarım ve bacaklarım tırnak izleriyle dolu.Böcek gördüm mü anında kaşınmaya başlıyorum.Sığacık kalesinde tekne çizdik bi de dün.Sait Faik öyküleri gibiydi.Surlardan inemedim.Panik atak geçirmişim.Yükseklik korkum var.Kaan abi inmeme yardım etti.Onunda panik atağı var ama ilaç kullandığı için şimdi otobanda 90 bile yapabiliyor.Araba güzel bişey.Her yere anında gidiyorsun ve giderken dondurma yiyebiliyorsun.
 Bu ara her şey çok güzel aslında.Cansu,atakan,hülya hep beraberiz.Eskiden bi tuhaftı nefret ediyordum hepsinden sırasıyla.Ama şimdi çok güzel.Her şeyi konuşabiliyoruz,kıçına broadway tamponu çarpan gülnazı izleyip gülüyoruz falan.Herkes çok güzel yani.
 Arada böyle yalnızım diye üzülüyorum.Ama yalnız olmamayı denediğim de hoş şeyler olmadı.O yüzden böyle bırakmaya karar verdim.Zaten bu ara tek sıkıntım resim sınavları.Mimar sinanı kazanamazsam 3. sene denemem biliyorum.Edebiyat okumayı düşünüyorum o yüzden.Öğretmen olmak içinde değil.Bilmiyorum işte.Edebiyat güzel bişey.
 Bugün kaan abi atölyede bize bakıp galiba yanlışlıkla sizin beyinlerinizi yaktım dedi.Kafa sallayıp masayla olan ilişkime devam ettim.Dönen merdiven çizebiliyorum artık.
 Saatler önce dükkandan aldığım light colayla da hala bakışıyoruz.Açıp içsem mi acaba? En son aldığım tütünümde tezek kokuyor.Sigaradan nefret etmeye başladım.Camel softtan bile.

16 Mayıs 2013 Perşembe

Aklıma gelmişken buraya yazmak istediğim bir sürü şey var ve okumamasını istediğim kişiler tarafından okunduğunu düşündüğüm için!!!!!!! yazamıyorum.Ve lanet olası urlmi değiştirmek istemiyorum çünkü urlmi çok seviyorum.Acaba biri bana işaret gönderip blogumun yanlış kişiler tarafından okunmadığını söyleyebilir mi? Çünkü buraya ne yazıyorsam kendime anlatmak istediğim şeyleri naklediyorum ve düşüncelerimi en azından 1-2 kişinin ya da sadece 1 kişinin bilmesini istemiyorum.Zaten bu haneye tecavüz gibi bir şey olur.Her ne boksa işte günlerdir yazamamaktan ya da kafamdaki sesi susturamamaktan kafayı yiyicem.Hala kendim hariç birilerini düşünüyorum.LANET OLSUN.

15.05.2013

Saçma bir amerikan gençlik dizisi izliyorum.Ve "EVVEEET AYNEN ÖYLE" diye saatlerdir bağırıyorum -kendime-. Durum şöyle ki 1 yıl içinde yaşadığım şeyler kötü gençlik dizilerinin başrollerinin de başına gelebiliyormuş.Ve iyi ki eski sevgili denilen şeyin hiçbiri birbiriyle arkadaş değilmiş.Aksine öyle olsaydı gerçek anlamda intihar ederdim.
 Bunlar haricinde bütün gün dizi izledim.Çiğdem yemekten dilimi yardım.Ve sanırım sol ayağımı kırmışım.İyi geceler.
not: Şu an aklıma saçma bir şekilde Hülyayla 216ya binip kaybolmamız geldi.Nereye gittiğini ama nereden kalktığını bilmediğiniz otobüslere binmeyin.(genel uyarı)

13 Mayıs 2013 Pazartesi

Ne denilebilinir ki?

Dünyanın temellerine korku tohumları saçılıyor.İnsanlar ölüyor,insanlar gülüyor.Korkutucu.İnsanlar bu sıfatı taşıyan bir diğer canlılar tarafından sorumsuz kıyımlara maruz kalıyor.Amacı,kökeni olmadan hem de.Bu vahşilikte ruhunu,beynini sarmaşıklar sarmayan kaç kişi var?
 Umut düşmesi lazım her yüreğe.Bütün insanlığın kalbine.Oysaki tam aksi.Azınlık kesim yaşamayı yaşamak gibi sürdürüyor umudu yüksek şekilde.Geriye kalanlarsa kanalizasyon deliklerinin karanlıklarına sahip,ruhları lağım sularında bekletilmiş varlıklar.Ve onlar bütün insanlığı çekip çeviriyor.Kimse dur demiyor.Kimse dur diyemiyor.Bu ipsiz sapsız düzende kahroluyor düşünceler.Beyaza siyah çalan,doğmamış çocuğa don biçmeyi bırakıp ölüm tarihini yazdıran düzende eriyip gidiyoruz.
 Hiçbir siyasi görüş kurtaramaz insanlığı.Hiçbir müsabaka,hiçbir sempozyum,hiçbir SAVAŞ silahı.Bütün insanlığı sadece sevgi kurtarır.Bütün bir insanlığı fıtrattan gelen o ilkel benlik kurtarır.Hangi kanunda yazar sevinince adam öldürmek,hangi kanun içinde barındırır nefretle toplum kıymak.
 Dili çözülmemiş çocukların kaderlerini ne belirler? Kaç yaşında olduğu önemsiz,daha çocuğuna doyamamış anneleri kim üzer? Evine dönerken ekmek alacak parası bile olmayan babaların onurunu kim kırar?
 Tanrım,gerçekten bütün insanlığın bu vahşiliği bedenimi deliyor.Doyumsuzluğu,ruhsuzluğu.
 Mutlu olmak için gökyüzünden başka neye ihtiyacınız olabilir ki? Cebinize girecek 3 kuruş para mı mutluluğunuzu katlayacak? Ağlayan insanlar mı yakanıza madalyalar takacak?
 İnanç sisteminizde yer alıyor ya,kutsal kitaplarınız da diyor hani, kul hakkı diye siz ki insan kelimesini ayağınızın altında ezdikten sonra başka neye dayanak sunuyorsunuz?
 Gördüklerim güzel değil,gelecek safi karanlık sunuyor.İdeal denilen şey tamamen yok edilmiş.Bu kadar kırıcı olaylar sonunda hala umutla direnmek gerekiyor.Ne olursa olsun,bir yerinden başlanmalı,bir yerinden kurtarmalı her şeyi.Kalbe umut lazım,bütün insanlığa,bütün sistemlere.Çünkü bundan başka geleceğimiz bir hayat olmayacak.

10 Mayıs 2013 Cuma

Dip Not:


Gregor Samsa için söylenecek elbette çok şey oluyor kitabı okuduktan sonra.Kesinlikle okuduktan sonra kalp kırıklığı yaratan ve çoğumuzun yaşamımızın her alanında hissettiği duyguları taşıyor Gregor Samsa bütün iyi niyetiyle.
 Belli nedenlerle ölmeden önce kesinlikle okunması gereken bir kitap.

7 Mayıs 2013 Salı

Hemen sarhoş olmasam belki güzel olurdu

http://www.youtube.com/watch?v=SwZ9htv2tDI&list=PLd1Jfe3BJzT2uLIfPnCEa2XNv6LmaBnx2&index=1

06.05.2013

 Dediğim her şey olmak zorunda.Olmazsa evren kaidesini bozan bir sistem başa geçer yoksa.Benden tiksinen insanlar var,biliyorum.Ama her şey irade meselesi.Benim onlara kayıtsızlığım,onların bana kayıtlılığı.İstedikleri kadar aşağılasınlar.Zaaflarımı en iyi ben biliyorum ve sadece kendimi yenebilirim.Önemseyeceğim çok şey olmadığını biliyorum.
 Her gün evren biraz daha büyürken küçülen insanlara maruz kalmak çok üzücü.Bunları kaale alma gereksiniminde bulunmayan zavallılar elbette var.Hepinizi bu kadar küçümserken hatalarımı görüp düzeltmek de benim daimi görevim artık.
 Benim için artık kısıtlı çözümler ve belirli nedenler var.Bu şehirden gitmeliyim.Ruhumu ezen bu şehirden,suratını gördüğümde kalbime zift damlatan bedenlerden gitmeliyim.Beni dibe çeken,ağır,paslı gardlarla yürümemi sağlayan bu şehirden gitmeliyim.Kalbimi arındırmalıyım.

5 Mayıs 2013 Pazar

05.05.2013

 Hayat acımasız,hayat acıtmasız.Hayat hepsinden daha fazla arıtmasız.Liberal bir baraj dolusu insanın pörsük nefesi kadar geniş ve küçük bir çocuğun ağzından çıkamayan bir cümle kadar naif.Hayır,yalan söylüyorum yine.Hayat elleri nasır tutmuş bir yaşlı kadar aksak ve ağır.
 Düzeni oluşturan maddesel şey insan eti.Temele indirgemeye bayılıyorum.Her şeyin sorumlusu insan.Her şeyden de öte her şeyin böyle küf kokmasını,aşağılanmasını,zirveyi alaşağı etmesini sağlayan yaratıcı.Onun yalnızlığı,onun kalbinin yansıması.Takdire şayan bir sürü güzelliği rutubetten tavanı çökmüş bir eve doldurması bütün başımıza gelenler.
 İnsanlar...Yaratılmış en mükemmel canlı olduğunu iddia eden adi yaratıklar.Fiziksel ağrılarına ruhsal sendromlar koyup sentetik engizisyon mahkemelerinde yargılayanlar da yine onlar.Bitmeyecek soylarına nişan yakılı köhne yalnızlıklarda hayatları devirenlerde.Böyle bir güçten bahsederken elbette acımasız olacağım.İnsanları sevmiyorum.Gökyüzünü haketmiyorlar.
 Kontrolcü mükemmel zihniyetlerin takdirinde gördüğüm inanç derslerinden birinde şöyle denmişti:Tanrı insanlara kendi yapısından parçalar vermiştir.İnsanlar tanrının aynası.
 Öyleyse karşıdan bakıp yargıya yatırmalı bu konuyu.İnsanlar birbirlerini bu kadar ezerken hangi ruhun yansıması?Hangi egonun bitmek tükenmek bilmeyen parçası?

4 Mayıs 2013 Cumartesi

Her günümün özeti



03.05.2013

Kendime mi lanet edeyim yoksa hayatıma soktuğum insanlara mı hiç bilmiyorum.Bunu okumasını istemediğim bir kişi var ve şu an bunu okuyorsa siktirip gitsin.
 İnsanları hayatımın içine alarak,onlara değer vererek hep zarar gören ben oluyorum.Karşımdaki insanlar incinmesin,üzülmesin,kırılmasın diye şekilden şekile girerken karşılığında aldığım yanıtlar beni sadece o kişiden değil bütün insanlardan soğutuyor.
 Bugün hayatımda ders çıkardığım günlerden biri oldu.Bir daha kimseye koşulsuz değer vermeyeceğim.İnsanlar bunu haketmiyor.

2 Mayıs 2013 Perşembe

02.05.2013

 Küf kokulu neşeler saçan insanlar var.Her gece ağlayarak ıslattıkları duvarlarda rutubetten omurgalarına sızan ağrıya gülümsüyorlar.İnsanlar anlaşılması zor yapılar.Zaman kavramını infilak edercesine yerlerinde koşan canlılar.Eğer inanıyorsanız tanrının yarattığı en mükemmel şey olduğunu iddia edersiniz.Oysaki onlar ya da bizler geldiğimiz topraklara ihanet eden zavallılarız.Bizi bütün doğadan,canlılardan ayıran o mükemmel gücü israf etmeyi iş bilip benliğimizi baltalamaktayız.
 Evimdeyim.Yıllarca kendimi bir yere bu kadar ait hissetmemiştim.Aidiyet duygusu denilen şey benim geleceğime köstek olmakta.Korkuyorum.Soluduğum havanın tadını alamıyorum.Hava olması gerektiğinden sıcak ya da bana öyle geliyor.Saatleri geçiremiyorum.Korkma güdüsünü biraz daha sınırlarında yaşıyorum.Endişelerim çok.Okumam gereken kitaplar,yapmam gerek bir sürü işim var.
 "+Çok gençsin.
  -Hayır,öyle gösteriyorum."
Kendime yaptığım kötü şeyler vicdan azabımı tetikliyor.Ruhumun en yanlış yeri olan geçmişi kapatmaya çalışıyorum.Kabul ediyorum,geçmişim benim.Yaşadıklarım benim.Ama geçmişi cam bir fanusa koymadan yoluma devam edemiyorum.Karşıma çıktıkça beni eritiyor.Tenimi hissedemiyorum.
 Birilerini yanımda hissetmek...istemiyorum.Eğer bir yere aitsem,bir bedene aidiyet duymak benim için önemsiz kalıyor.Her sabah yatağımda tek uyandığıma şükrediyorum.Yalnızlık benim için yaşam iskeleti.Birileriyle ne kadar benliğimi paylaşırsam dünya üzerindeki önemim bir o kadar yitiyor.Bu katlanamayacağım bir oluşum.Her insan kadar ya da daha fazla olan bir egoya sahibim.Ki buna öyle gönülden bağlıyım ki egosu olmayan insanların yeryüzünden silindiğine inanıyorum.
 Eğer bir kişi yazıyorsa bir egosu var.Sokaklarda umarsız yürüyorsa,tek başına olmaktan büyük bir zevk alıyorsa katiyen bir egosu var.
 Kabul etmiyor.Üstüne bir de bunu insanlık meselesi haline getiriyor.Çok yazık...
 Vicdan yoksun olmak değil elbette anlatmak istediğim.Kibir bu yarışta çok farklı bir kulvarda.Ki kibirdir asıl insanı bitiren gerçek.
 Bunlardan muaf tutuyorum kendimi.Evimdeyim.Aidiyet duygum var.Yıllardır bahsettiğim o sırtımdaki yokluk hissi belki daha az.Güven duyduğum şeyler...Yıkılmaya dayanamıyorum.Gardlarımı indirmeden yaşayamayacağım.Belki de doğru olan bu.Belki de olması gerek bu.

1 Mayıs 2013 Çarşamba

Bir de bu filmi izleyin ve çok sevin


01.05.2013

Her şeyden uzaklaşmaya çalışıyorum.Bunu çoğunlukla başarıyorum da.Kendime büyüdüğümü öğretmeye çalışıyorum.İşlerimi yoluna koymaya,geleceğe dair elimde ne varsa tutmaya çalışıyorum.Kitap listemi kaybettim ve bir daha silinmesin diye kitaplarla ilgili bir internet sitesi buldum bütün gün kitap bakıp eğer piyango çıkarsa istediğim bütün kitapları aynı anda alırım diye kendi kendime düşünüyorum.Tabii ki de hepsini aynı anda almak istemiyorum.Çok aç gözlüyüm.
 Günlerdir resim yapıyorum.Kursa birkaç gündür gitmiyoruz.Kurs hocamızın babası ölmüş.Ölüm çok tuhaf bir şey ve gelmesini istemiyorum.İllaki gelecekse de öncelikli ben olayım.Etrafımdaki insanların yok olmasına katlanamam.
 Bunlar haricinde hayatımı gerçekten değiştirebildiğimi hissediyorum.Bugüne kadar ya değiştirmeye çalışıp başarısız oldum ya da akışına göre bir değişim yaşadım.Belki de istediğim gibi olmamasının nedeni istediklerimin bana bile büyük olmasıydı.1 haftadır yaşadığım şeyler sayesinde artık ne istediğimi biliyorum diyebilirim.Bunu başaracağımı da düşünüyorum.Bundan 6 ay sonra Mimar Sinan'a kayıt yaptırmaya gidebileceğime de inanıyorum.Her ne olursa olsun,kendimle çelişip kendime bile sindiremeyecek olsam bile bundan sapmayacağıma artık eminim.
 Bunun haricinde olan şeylere artık kafa yormayacağımı da biliyorum.Hayat düzenine parmak sokarak mutlu olunmuyor.Her şey olduğu gibi tesadüfleriyle güzel.Zorlama düzenler,çürük tahtalara kurulu,fırtına bile gelmeden yıkılacak şeyler.
 Yaşadıklarımdan hep ders çıkardım.Yine devam ediyorum ve devam edeceğim de.Eğer hayattan bir şey öğrenebilmiş olmasaydım elbette kendimi zapt edemez,rayımdan çıkardım.
 Aslında bu zırvalıklar içinde asıl söylemek istediğim daha da zırva bir şeydi.Şöyle ki;Bridget Jones'un bile bir mutlu sonu varsa tabii ki de herkesin olacak.