4 Temmuz 2014 Cuma

Bir an önce ekim ayı gelsin istiyorum.Onunla evimizde uyuyup uyanalım,hayat telaşına yalnızca ikimiz düşelim istiyorum.

28 Haziran 2014 Cumartesi

27.06.2014

 Tarih bu kadar hızlı ve bu kadar çabuk atarken insan elbette kaygılanıyor.Uyandığım gün belki de şu yazın en güzel günü olabilirdi.Lakin buna engel olan küresel ısınmaya ne yazık ki bel büküp selamlarımı sunuyorum.Bizim buralara da biraz daha gri havalar istiyorum demekten kendimi alamıyorum.Şimdi ellerimin altında yüzen bir sürü kelime gediğine oturacakmış gibi,kusar gibi yazıyorum.Özümden gelen nehirler gibi,ağaçlar gibi veya buna bu kadar duygusal yaklaşmamak lazım,yazıyorum ben işte.Umrumda değil neymiş ederi değeri.Yazdıkça kendimi buluyorum.Yazdıkça içimdeki o hayvan ehlileşiyor işte.Birilerine hep aynı şeyden bahsediyorum, kitap okuyun,rehabilite olacaksınız başka hayatlar barındırıyor,kendi hayatınızdan ne kadar sıkıldıysanız ne kadar yavan geliyorsa işte bundan kurtulacaksınız.Bakış açılarınız çoğalacak.Evet kitapları bu kadar basite indirgiyorum.Hiçbir yazar okuyucusu rehabilite olsun diye yazmıyor o kitapları.-kişisel gelişim zıvırlarına kitap demeyin gözünüzü seveyim-Buna aldanmıyorum elbet.Ben beni okuyacak olan insanlar ya da okumayacak olan birileri kendilerini sakinleştirsinler diye yazmıyorum.Kendimle bütün derdim.Ağlayamadığım,kusamadığım,bağıramadığım -avaz avaaz- işte o zaman yazıyorum.Su içiyorum,yemek yiyorum ve yazıyorum.Yazıyorsam kendimdeyim,kendimleyim.Ne kadar çok kelimeyi susturup yerine oturtuyorsam varlığım yeryüzüne işaret ediyor.
 Bugün güzel bir gün olabilirdi elbet.Fakat güneş açtı.İnsan içine karıştım.İnsanlara takatim kalmadı.Kendi çoğulluğumda bir sürü şeyle kavga ediyorken başka hayatlar beni yoruyor.Karmaşıklıkları,tekdüze bakışları,idrak etmeye çalıştıkları ama onlar için anlamsız olan bir sürü görüntü beni onlardan daha da uzaklaştırıyor.İnsanlar velhasıl tuhaf yaratıklar.
 Tükürdüklerini yalamak bir yere,tükürüklerimi benim için yalıyorlar.Bu kadar ağır sözler söylemek benim haddime düşmez sevgili okuyucu.Ben değilim ellerim bunu yazan.

2 Haziran 2014 Pazartesi

22 Mayıs 2014 Perşembe

22.05.2014

"Unutma bütün varlığın yalnızca tek bir bedenle tek bir ruhla ibaret.Bir bedenin içine iki ruhu sığdıramazsın,iki ruha bir bedeni de.
 Yalnızlık kesin bir hükümdür.Bir insan asla çoğul olamaz her zaman tekil zamanlara rastlar.Unutmaması gereken en önemli şey insanların maddi değil manevi varlığıdır.Bir insan bir insanı ruhunda hissediyorsa o zaman varlığı önemlidir.
 Buradan şuraya geleceğim.Maddi varlık arayışlarıyla geçirdiğim bir sürü boş zamanım oldu.Hep aslına döndüm özün.Her şeyin olması gereken yerine.Geçen gün bir arkadaşım tekrar unutacağın sözler sarf etme dedi.Haklıydı.Bu sefer kendime saygı duyup bir şeyleri değiştirmeliyim."
 dediğim bir süreçten geçmişim.Şimdi okuyorum bunları.Aylar öncesine ait bir sürü kelime bunlar.Yalnızlığım sırt çevirdi artık bana.Tekilliğime bir sürü çoğulluk eklendi.Garip bir sürü şey.Mutluluk kelimesini sözlüklerden silip farklı bir tanımda aynı anlamı sunuyorum.Ruhumun yaşlılığında bir sürü çiçek açıyor şimdi.İçimdeki her duvar,buz tutan her şey çapraz bir gülümseme de,sıcak bir öpüş de eriyor.Renkler daha canlı.Uykular daha anlamlı.Aynı yatakta uyandığımız bir ütopyaya aitim artık.Aidiyet duygusu ya da onun eksiklikleri,sırtımdaki boşluklu yaralar gökyüzüne karıştı.Güzel sözler söylemek anlamlı elbette ama bakışlarla bunu söylemek çok daha anlamlı değil mi?

21 Ocak 2014 Salı

21.01.2014-22.03.2014

Öğrenmek için yaşamak gerekiyor.Büyümek içinde öğrenmek.20'li yaşlara dair bir şey var üzerimde.Farkındayım,bugüne kadar beni büyüttüğünü düşündüğüm olayları ben büyütmüşüm.Çok şey yaşadım.Kaldıramadığım çok şey.Ama hiçbir şey olmamış gibi hep ayağa kalktım.Aldığım yaralar çok ağır,çok derin olsa da ilerlemem gerektiğini anladım.Zamana bakınca insan her şeyin anlamsızlığını görüyor.Beraber güldüğün insanların yan masalara kaydığını, annenin yaşlandığını, her gün bir diğer günün telaşını taşıdığını.Artık büyümek gece geç saatlerde eve dönebilmek değil.Büyümek geleceğin kaygısını göğsünde taşıdığını anlamak.
 Ömrün belki başlangıcında boşa geçen zamanlara ah ediyor insan.Bütün yollar eski hatalara çıkmaya meyilli sanki.Her hatadan payımı alıyorum.Ama durmamam gerektiğinin farkında daha çok düşünüyorum.Kelimelerim bile olgunluğun suyuna batırılmışken iyiyle kötünün mukayesesi daha bir telaşlı oluyor.
 Yetmezmiş gibi birde acılı ülkemin alacakaranlığı sarıyor her şeyi.Çocuklar beyhude ölüyor.Nefret söylemleri ve eylemleri kanımı donduruyor. 
 Belki... Belki bir gün güneş en güzel yerinden doğar.Hepimiz nefretlerimizi atarız belki.Belki iyileşir yaralarımız ve içimiz soğur.Belli mi olur belki de bir sabah mavi gökyüzüne uyanırız.