13 Ekim 2013 Pazar

13.10.2013

 Her ay Ahmet Erhan'la ilgili bir şeyler yazmak istiyorum.Yine aklıma geldi,aslında hep geliyor gülüşü güzel,buruk olan bu adamın yazdıklarıyla.İnsanın içine elini değirip de çekiyor adeta.Bir ilenme midir onunda dediği gibi yoksa bir sevinç midir benim gibilerde kalan tekliği bilemeyeceğim ama tanınmadı,hak ettiği değeri göremedi şu dünyada.Öldükten sonra görecek mi? İnanıyorum görecektir,çünkü Ahmet Erhan öyle bir dünyadır ki benim için,içinde hem Cemal Süreya'ları hem de Turgut Uyar'ları,Edip Cansever'leri barındırır tuhaf bir biçimde.
 Bazı şairler vardır bir de,anlam kaygısından ya da kaygısızlığından şiirler hep kolsuz bacaksızdır.Ama Ahmet Erhan'da geçerliliğini bozar.Her yazdığı dize kendi içinde öyle anlamlıdır ki en derine çekip bir daha yüzeye bırakır.
 Hiç tanımadığım bir adama böylesine bağlanıyorum işte.Yazdığı her şey öylesine kucaklıyor ki ruhumu başka bir yerde kayboluyorum.Keşke ölmeseydi diyeceğim ama bu dünya onu kaldıramayacak kadar aşağılık bir yer.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Iron and Wine dinleyin bence