23 Mayıs 2020 Cumartesi

21.05.2020

 Bazı günler benim elimde değilmiş gibi. Biri kontrol butonlarına basıyor ve ilerliyorum sanki. Rahatsız değilim asla çünkü akıştaymış gibi ilerliyor ve bitiyor. Son iki gündür normal hayattaymış gibi sokağa çıkıp yürüyorum. Normal olmayan normal. Çok garip ve çok yıpratıcı. Gelecek planlarımda asla bulunmayan bir şeydi bu. Sanki ortaçağdaymışız ve bir virüs yüzünden rutinimiz alaşağı oluyor. Bunu sindirmem çok, çok uzun sürecek.

 Bir sürü şeye kızgınım. Bazen içim soğuyor ama bazense hiç durmuyor. İnsan yalnızken daha çok. Bunu yine daha iyi anladım. Beynimin içinde hiç durmadan tartışan birileri var. Yine. Benim beynim hep böyle. Ya da kronik olarak depresyon, anksiyeten dolayı bunları durmadan yaşıyorum. Meditasyonu düzenli yapsam kafamdaki berraklık daha iyi olacak. Şu ara kusmuk gibi.

Arkada sezen aksu şarkıları açık. Birinci şarkıda çam kokularında çeşmealtındayım. İkinci şarkıda buseyle beraber alsancağa giden vapurdayım. Sonuncu şarkıda evrene yayılmış haldeyim. Bu kadından nefret ediyorum ama şarkılarını hayatıma soundtrack yapabilirim.

 "Kendini seçemiyorsun, bırakıp kaçamıyorsun, yazmadığın bir hikayede uzun ya da kısa vadede az biraz keşfediyorsun, öteki olabilmeyi, yerine koyabilmeyi, geride durabilmeyi öğreniyorsun." 

 Yine bu noktada hayatıma giren herkese ve olaylara dışarıdan baktığımda hayatıma aldığım insanlarla asla aynı yolda yürümediğimi daha net görebiliyorum. Büyük zannettiğim her şey nasıl küçük ve normal. İnsanları nasıl abartmışım ve beklentimi nasıl yükseltmişim ben bile inanamıyorum. Kendime çoğu anlamda toy ve saftirik diyebilirim. Herkesin asıl gayesinin iyilik olduğunu düşündüğüm saçma sapan bir ütopyada yaşamışım çoook uzun bir süre. Şu anda bende küçük hesaplar peşinde, işini halletmeyi etik kurallarım dahilinde bilen biri oldum. Sonsuz teşekkürler...

 Her şey olup bitiyor ama sonunda yine günü yalnız kapatıyorum. Yine de doğru bildiğimden şaşmadan yaşadım. Ne kadar zor da olsam kendimle gurur duyuyorum haklıya haklı diyebildiğim için. Kimseye minnet borcum olmasın diye yaşıyorum. Sevmediğim insanlardan uzak duruyorum. Kendime, kısacık hayatıma zorluk çıkaracak herkesi hayatımdan çıkarıyorum. Sonunda tek mi kalıyorum? Evet, aynen öyle. İçimde ukte kalan bir olay ve bir kişi bile olmasın istiyorum. Şu ana kadar da yok gibi. Biri hariç diyebilirim. Onunla da en yakın zaman içinde konuşmak ve içimde kalan kısmı söyleyip hayatımdan tekrar çıkarmak istiyorum.

 Çok büyük bir yalnızlık bu. Ama ben hayatıma girmiş insanların bana davranışlarından, bana biçtikleri değerden asla mutlu olmadım. Yalnızlığıma yalnızlık kattılar. Günün sonunda kendimi kullanılmış hissetmekten öteye gitmedim. Keşke yaptıklarım içinde pişman olmayacak kadar geniş yürekli olsam, olamıyorum. Elimden gelse hiçbirini yapmazdım. Ne vaktimi harcardım ne de hayatımda yer açardım.

 Şu noktada tekrar hesaplaşacağım o insanı çok daha iyi anlıyorum. Ne hissederek söylediğini biliyorum. Bana karşı hala haksız ama hissiyatını biliyorum en azından.


umarım çooook uzak ve mutlu olduğum bir ülkede bunu dinler bir sigara yakarım

ps: Sigarayı bırakalı neredeyse 3 yıl oluyor. O beni bırakmıyor gibi.
ps II: Bana yaşım büyüdüğünde küfrü bırakacağımı söyleyen kişi bunu görüyorsa hala küfrediyorum. Sadece seksist küfürler etmeden küfür etmeyi deniyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Iron and Wine dinleyin bence